Bugünlerde siyasi arenada kıpırdamalar başladı. Eski politikacıların siyasi arenada boy göstermeleri ve fikir babası olmaya devam ediyor. Eski TBMM Başkanı Hüsamettin Cindoruk, Türkiye’nin güçlü bir sağ partiye ihtiyacı olduğunu ve bunun içinde çalışmaların olmasını tavsiye ediyor. Ve… Eski Sağlık Bakanı Rıfat Serdaroğlu aynı düşünceleri seslendiriyor..
Tanju Cılızoğlu ile yaptığı söyleşide” Merkez sağ yenilenip ayağa kalkmalı” diyor. Devamla “yeni merkez sağ Atatürkçülüğe, Vatanseverliğe, Laik Cumhuriyete, Ulusal Birliğin korunmasına sahip çıkmalıdır.” Ve… BOP Eşbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan eliyle Türk ordusu itibarsızlaştırılıyor, bir ülkenin direnci ve büyüme hızı körleştiriyor. Ve… “Merkez sağ kadroları bugünlerde bir ışık bekliyor. Bu ışıktan en çok ürkenlerde erki eline geçiren cemaat ve tarikatların en büyük kötülüğü DP büyük kongresinde cemaat etkisiyle beklenen ışık yanmadı.” diyerek, Siyasi görüş de olduğu DP’yi de kınıyor. Ve… O günden bugüne kadar geçen süreçte ortaya konulan siyasi güce ne oldu? Sorunun cevabını kimler verecek?! Eski siyasiler mi? Yoksa(!) şimdiki siyasiler mi?
Serdaroğlu, açıklamasının devamında” Merkez sağda vatandaşların inançlarına saygılı olunmalı derken, İllegal cemaat ve tarikatlara yüksek sesle karşı olunmasını istiyor. Bilhassa dış politikada Mustafa Kemal’in koyduğu “Yurtta Sulh Cihanda Sulh “ilkesi benimsenmelidir. Bu gün uygulanan dış politikanın yetersiz kalışıyla başlayan, sınır komşularımızla oluşan huzursuzluk…Bilhassa Suriye ile bozulan ilişkiler sonucunda muhaliflerin Yayladağı’nda kurdukları kamplar Türkiye’nin başını arıtacak seviyeye gelmeye başladı”..
Siyasi arenada değişen birçok değişiklikler gibi, eski politikacıların tekrar politikanın içinde yer almalarını istemeleri yadırganacak bir durum değil. Senelerini politikaya veren bu insanların tekrar Ülke politikasına katkı vereceği düşüncesinde olabilirler. Bugünkü siyasi arenada Merkez sağ- sol partilere duyulan ihtiyaç eskisine göre daha çok ihtiyaç duyuluyor. Demokrat Partinin açtığı Amerikan politikası sonucunda ülkede çoğalan Amerikan şirketleri… Bunun yanında önü açılan toprak satışlarının getirdiği toprak kayıpları. Bunlar şimdilik kaydı ile dengeleri bozmayabilir… Ama şimdilik tehlikeli olmayabilir(!) İlerleyen zaman içinde ne olabileceğine karar verecek iktidarın politikası değişebilir mi? İktidar değişikliği sonucunda bu topraklara yerleşen ve bir kısmı Türk vatandaşı olan ve mülk sahibi olan bu bireyleri yurt dışına atmak mümkün mü?
Hangi parti iktidar olursa olsun, bu bireylerin Türk toplumuyla özleşmesi ve tapulu emlakleri var ise; hiçbir şey yapılamaz… Bu insanlar Türk pasaportuna sahip vatandaşlarımızdır...
CHP VE ECEVİT …
CHP’nin etkisiz kalan politikası sonucunda merkezde bir sol partinin kurulması her zaman gündemde. Bu vesileyle beklenen kadrolaşma tamamlandığı zaman ortaya çıkışı da hızlanmaya başlayacak. Ecevit gibi liderin yeri doldurulamadı…Bu nedenle, solda istenilen hareket potansiyelinin oluşturulamaması da bir problem yaratmaktadır..
Bülent Ecevit ile CHP iki defa iktidar oldu… İlk hükümeti Adalet Partisinden aldığı 11 Milletvekiliyle kurdu. Sonradan yolsuzlukların çıkışıyla Ecevit hükümeti istifa etti. Daha sonra CHP-MSP koalisyon hükümeti kuruldu… Bu hükümetin en büyük icraatı Kıbrıs’a yapılan çıkarma sonucunda; Kıbrıs Fatihi Ecevit ve Mücahit Erbakan söylevleri sonucunda koalisyon hükümette başlayan iki başlı yönetim sonunda hükümet istifa etti. . Bunlar Bülent Ecevit’in denediği ve başarılı olamadığı iki hükümet denemesinin sonuçlarıdır.
Merkez sol partinin oluşumunu sağlayacak olan kadroların güçlü felsefesi olmalıdır. Türkiye’deki, partilerin bir çoğu tabela partisi olmaktan öteye geçmiş değiller. Ülkeyi yönetecek güçlü kadroların işbaşına gelmesi kaçınılmazdır.
AKP’nin iktidar olmasına hayal bile edemeyenlerin nasıl, yanıldığını hep birlikte gördük. Her siyasi partinin liderinin gözü Amerika da olduğu sürede her iktidar olan partinin ve partinin bağımsızlığı söz konusu olacaktır. Ecevit sonrası, sol kitleleri sürükleyecek lider gelmediği gibi konuşma yeteneği yanında halkın anlayacağı dille konuşması başarılmış değil..
GÜNÜN SÖZÜ: TÜRK SİYASİ YAŞAMI İÇİNDE OLAN SİYASİ PARTİLERİN ABD SEMPATİZANI OLMALARININ YARATTIĞI TEHLİKENİN YANINDA DİNİGÖRÜŞLERİN AKP İLE BÜTÜNLEŞMESİNİN YARATTIĞI TEHLİKENİN BÜYÜKLÜĞÜ HALA ANLAŞILMIYOR! BU BÖYLE BİLİNE!!! (Mehmet AKTOPRAK)
