Yeminler etmişti
Hiçbir insan evladına
Eyvallahı olmayacaktı
Olmadı da...
Uzandı bir gün sırtüstü
Ve başladı davullar çalmaya...
Aşağıya doğru giden
Kuru bir vadi vardı
Rüya gibiydi ama değildi
Nankörleri arkadan gördü
Boyunlarını devirmiş
Uzaklara
Ama aşağılara
Sis ve puslara gidiyorlardı...
Başını sola çevirdiğinde
Onunla gözgöze geldi...
İlkin irkildi ama korkmadı
Hazret
Kahverenkliydi
Gülümsüyordu...
Sesi çıkmadan konuşabiliyordu
‘İleriye bak’ dediği yerdeki
İhtişamlı kubbeli yapının üzerine
Beyaz devasa bir
Tavuskuşu konuverdi...
Kanatlarını gerip
Binayı kucaklayınca
Sanki milyonlarca minik deney lambası
Ortalığı aydınlatıverdi...
Gülünce kocaman ağzı
Daha da büyüdü...
Kendisi ise belki yüz misli büyümüştü...
Kahverengi elleriyle
Elinden tuttu
Dağın tepesine götürdü
‘Şimdi başını sağa çevir
Ve aşağıya bak’ dedi
Dağın eteklerinde
Kupkuru ve cılız
Artık ağaçlığını yitirmiş
Darağacını görüverdi..
Dalında ayaklarından başaşağı asılı
Serseriyi gördü…
Yüzü kıpkırmızı
Gözleri pörtlemiş
Elleri ve kolları başının yanından sarkmış
Perişan bir ucubeydi…
Acımak istedi lakin
Acıyamadı...
Tüyü bitmemiş o yetim çocuk yaklaştı yanına
Kılıcıyla kendiri kesiverince
Bir külçe halinde
Derin denizlere yuvarlanıverdi..
‘Binlercesinin hakkını
Ancak böyle alabilirdik, üzüleme’ dedi
‘Daha da aşağıya bak şimdi’
Demesiyle
Dehlizin başında donakalmış
Kalleşi görüverdi...
Ölü bir ağaca sırtını vermiş
Elleri, gövdesinin arkasından
Dudaklarının arasından geçen kalın ip ile başından
Ağaca sımsıkı bağlanmış olan kibirli
Öylece can çekişmekteydi...
Bacakları ve ayakları da bağlı halde
Toprağa gömülmüş idi...
Siyah bir boğa
Güçlü tekmeleri ile tozu dumana katmış
Etrafını eşelerken
Bir karga okkalı dışkısını
Kibirlinin suratının tam ortasına
Bırakıverdi…
Bir kalabalık
Bu adiyi
Ateşlerde yakmayı istemekteydi...
Kahverenkli hazret onlara dönüp
İşaret parmağını burnunun önüne getirerek
‘Sessizce izleyin’ dedi...
Günler geçti, geceler bitti...
Serseriyi bir gün
Nehir yatağında bir çalıya takılmış
Kokuşmuş ve şişkin bir halde buldular..
Kahverenkli hafifçe başını eğerek
Yine kocaman gülümsedi...
Hiç de öyle üzgün değildi..
‘Kibirli ile serserinin hikayesi
Sona erdi..
Şimdi git
Tahtına otur
Gözlerini kapa
Olacakları sakince izle’
Dedi...
Ve davullar sustu...