Merak, birşeyi anlamak ve öğrenmek için duyulan güçlü istektir. Eflatun (Batı dilinde Platon), 'Merak felsefenin başlangıcıdır' der.
Öğrenmek , önce merak etmek ile başlar. Bu, çok tatlı ve hoş bir süreçtir. İlkin, bir olgu, düşünce, durum ya da obje ilginizi çeker. Sonra bir süre üzerinde düşünür, incelersiniz ve sonra sebebini anlamaya çalışırsınız. Oldu oldu, olmadı ise merak etmenin büyüsü sarar zihni...
Merak hissi, olayın veya olgunun her sürecine sirayet edebilir. Örneğin; yolda yürürken bir ağaç, bitki veya çiçek; mesela beyaz bir zambak olsun, dikkatimi çekmişse, önce o iri çiçeği incelerim, dokunurum, koklarım, bütünleşirim onunla...
Ve sonra olanlar olur...Derin bir merak duygusu içimi sarıverir. Araştırmaya başlarım. Çoğu kişinin, beyaz bir bitki işte hepi topu deyip geçtiği bu çiçeğin 120 binden fazla türünün bulunduğunu, latince adının lilium olduğunu, saflığı ve temizliği simgelediğini okuduğum anda, öğrenmenin o tatlı rayihası tüm bedenime yayılır....
Sonra çiçeğin yapısını, nasıl yetiştirildiğini, özelliklerini araştırırım. Mitolojik, sembolik, bilim, edebiyat, sanat ve tarihteki anlamlarına ulaşırsam kendimden geçerim...
Bir zambak çiçeği görünümünün, aslında 3 lale görüntüsünün birleşerek mızrak ucunu andırdığını, bunun bir dönem Bosna-Hersek bayrağında bulunduğunu ve direnişi sembolize ettiğini, zambağın Fransız kraliyet armasında yer aldığını, Fransa kralı VI. Louis'in zambak amblemini hem mühründe, hem sikkelerinde kullandığını, zor şartlara dayanıklı bu bitkinin izcilik armasında da kullanılageldiğini öğrenirim mesela...
Tüm bunları öğrenince ne oluyor, ne işe yarıyor diye sorabilirsiniz. Cevabı: Mutlu oluyorum!
Yeni öğrendiklerim ve keşfettiklerim, bağlantılar kurmamı, yorumlamalar, ilişkilendirmeler, anlamlandırmalar ve sonuçlandırmalar yapmamı sağlıyor çünkü...
Neyse işte, tüm süreci böyle yaşarkenki temel itki, 'merak' duygumdur.
Bu muhteşem geliştirici hissi, kim, kiminle, nerede, ne yapmış, ne demiş şeklinde olan vasat merak hissinden ayırmam gerektiğini burada belirtmeliyim.
Tamamlayıcı tıbbı da bu kadar çok sevmemin asıl nedeninin 'merak' hissimden kaynaklandığını, tıbbın bu alanında, hastalıklar ile ilgili merak ettiğim soruların pekçoğunun karşılığını bulabiliyor olduğumu çok sonraları farkettim.
Örneğin bel ağrısı ile gelen bir hastamı dikkatle dinlediğimde, hastalığın nedeni ve patolojisini anlamam için, kişinin şikayetini anlatırken aslında ne de çok ipucu verdiğini
farkederim. Regl nasıl, geçirilmiş ameliyat öyküsü var mı, kabızlık, uyku durumu vs vs hepsini merak eder sorarım.
Nihai olarak, bel ağrısı yapan nedenin, mesela barsak kaynaklı olduğuna karar verdiysem, bu sefer barsaktaki sebebin ne olduğunu merak ederim.
Barsaktaki sebep diyelim ki kabızlık olsun. Bu sefer de, kabızlık niçin oluştu diye merak ederim.
Kabızlığın, az su içme, şekere düşkünlük gibi kötü beslenme, aşırı aktif barsak veya obeziteden mi kaynaklanıyor olduğunu merak ederim örneğin...
Obeziteden kaynaklandığına kanaat edersem, bu sefer de bu kişinin neden obez olduğunu merak ederim mesela...Birkaç kilit soru daha sorarım. Bilinçaltının, her safhada parmağı olabileceğini bilirim çünkü...
Bu döngü böyle devam edip gider...
İşte o yüzden, her hasta benim için çözülmeyi bekleyen bir bulmacadır. Çözdükçe keyiflenir, hedefe yani hastalığın o ilk sebebine ulaştığımı hissettikçe, sükuta ererim. Asıl sebebi bulursam, tedavisi yüzgüldürücü olacaktır çünkü...
Merak ile bilimsel icatlar arasında elbette sıkı bir ilişki vardır. Graham Bell eğer merak etmeseydi, telefon -yani cep telefonunun anası- icat edilmemiş ve hatta şu an elinizde veya bedeninizde adeta yapışık duran bu dikdörtgen alet de, hayatınızda bu kadar yer etmemiş olacaktı...
Ve şimdi, şu an çok merak ediyorum; bu yazıyı okuyan zihinlere, anlatmak istediklerimi gerçekten ulaştırabildim mi acaba diye???
Ve merak ediyorum, bazılarımız merak ederken, diğerleri neden etmiyor diye?
Ya da belki de o bazıları, benim neden bu kadar çok merak etttiğimi , kendilerinin ise neden birçok şeyi merak etmediklerini merak etmiş olabilirler:)
Bol meraklı- ama vasat merak değil- günler dilerim...