![Mesaj Alınmıştır](http://www.yenidogus.net/Depo/Makale/13681/org/13681.jpg)
Almanya’da bir lisedeki okul müdürü her yıl okulun ilk açıldığı dönemde mektup ileterek öğretmenlerinin her birine şu mesajı iletiyor: “Öğrencilerinizin iyi bir insan olması için elinizden geleni yapın. Bu anlamda gösterdiğiniz çabalar, gelecekte bilgili canavarlar ve becerikli psikopatlar üretmesin. Okuma-yazma, matematik, çocuklarımızın daha iyi bir insan olmasına yardımcı oluyorsa ancak o zaman önem taşır.”
Öğretim okullarda uygulanan, belirli bir müfredat çerçevesinde planlı, programlı ilerleyen, uzmanlaşmamızı sağlayan bir süreçtir. Anaokulundan üniversiteye kadar süregelir.
Eğitim ise doğduğumuz anda ailede başlayıp, okullarda öğretmenlerle devam ederken, çevremizden edindiklerimizi de heybemize koymamızla yaşam boyu devam eder. Bir yandan yaşama hazırlarken bizleri öte yandan bireysel gelişimimizi sağlar.
Neden “2018-2019 Eğitim-Öğretim Yılı” denilmektedir? Çok anlamlı ve anlaşılabilir. Çünkü içinde eğitim olmayan bir öğretim düşünülemez. Bir kümeye benzetecek olursak, eğitim evrensel kümedir. Hayatın incelikleri, kültürümüzle, geleneklerimizle birleştirip yorumlayacağımız düşüncelerimiz ve tüm bunların davranışlarımıza yansıması, etik değerlerimiz, becerilerimiz, insani gereklilikler, görgümüz ve bireysel farklılıklarımızın topluma yansıması gibi şeyler hep eğitim ile ilgilidir. Öğretim resmi boyuttayken eğitim her ikisidir- resmi, gayri resmi. Dolayısıyla her eğitim aslında bir öğretimken, her öğretim bir eğitim değildir.
Öğretmen olmak isteyen bir aday düşünelim. Öğretim anlamında dopdolu ve inanılmaz bir çalışma kapasitesine sahip olsun. Alanında en iyisi olabilecek kadar geleceği parlak görülsün. Öte yandan, arkadaşlarıyla paylaşımda bulunmayan, yardıma ihtiyacı olana yardım etmeyen, seslenildiğinde ise umursamaz olan olsun.
Nasıl bir öğretmen olur ileride? Nasıl zorluklar yaşar? Karşısında durmuş, gözlerinin içine bakan öğrenciler ile ne kadar empati kurabilir?
Eğitim, hayatın her anında ve alanında yer alır. Bizlere düşen yaşımız kaç olursa olsun, öğrenebileceğimiz kadar, kendimizi eğitebileceğimizi de bilmek olmalıdır. Sevmediğimiz, bireysel ya da toplumsal bir yarar görmediğimiz edinimlerimizi terk etme gücü içimizdedir.
“Ne öğrendiğimiz değil, öğrendiğimizle ne yaptığımızdır önemli olan.”