İş hayatı, sosyal hayat, öğrenim hayatı; birey, çift ya da takım hiç fark etmez, “KoçluK” giderek her alanda yerini daha da sağlamlaştırıyor. İnsana yatırım var. Günümüzde farkındalık artmakta ve gerçekler gün yüzüne çıkmakta. Ne kadar farkındaysa insan çevresi de o kadar farkında artık.
Şirketler koçluk adı altında milyon dolarlık yatırımlar yapıyor. Farkındalar. İnsana yatırım yaparak fark yaratabileceklerinin farkındalar.
Yöneticiler motivasyonu arttırıp aidiyeti güçlendirmek istiyorlar.
Ebeveynler sürekli değişmekte olan eğitim sistemi içerisinde çocuklarının geleceği için profesyonel bir desteğe ihtiyaç duyuyorlar.
Gençler vizyon sahibi olmak isterken, kim olduklarını keşfederek, güçlü ve zayıf yönlerinin farkındalığı ve değerlerini bilmenin gücüyle bir gelecek kurmak istiyorlar.
Eşler önce kendilerini daha iyi tanıyıp, farkındalıklarını arttırıp birbirlerini daha iyi anlamak istiyorlar.
İnsanlar anlaşmak istiyorlar. Daha iyi iletişim kurup gelişmek, geliştirmek istiyorlar.
Önemli olan ise bireyin kendisi, içselleşmesi ve uyumlanmasıdır. Tam da Mahatma Gandi’nin “Dünyada değişmesini istediğiniz ilk şey, kendiniz olmalıdır.” sözündeki gibi.
Ben bir ICF akredite Profesyonel koçum Thomas J. Leonard’ın 1995 yılında kurmuş olduğu “ICF ( International Coach Federation) yani “Uluslararası Koçluk Federasyonu” koçluk tanımında 3 tanım üzerinde durmaktadır –
“Koç, Müşteri ve Koçluk ilişkisi”. Koç, müşterinin amaçlarını keşfetmek, netleştirmek ve uyumlanmak; müşterinin kendini keşfetmesi konusunda isteklendirmek; müşteri tarafından üretilen çözümleri ortaya çıkarmak ve müşteriyi sorumlu ve hesap verebilir tutmaktan sorumludur. Bu sayede Koç, müşterilerin lider olma becerilerini geliştirmesini sağlarken aynı zamanda potansiyellerini de ortaya çıkarmalarına yardımcı olur. Tüm bunlarla birlikte koçluk ilişkisinde iletişim becerilerinde de önemli ölçüde basamak atladıklarına birlikte şahit olurlar.
ICF, koçluk ilişkisi için “ Günümüzün belirsiz ve karmaşık ortamlarında, kişisel ve mesleki potansiyeli maksimize eden, müşteriyi daha fazla düşünmeye teşvik ederek yaratıcı süreçler içine girmesi için ilham veren, müşteri ile koçun işbirliği içinde olduğu bir ilişkidir.” tanımını yapar.
Sizce farkı nedir ICF koçlarının?
Kurulduğu günden bugüne koçları bünyesinde toplayan Uluslararası Koçluk Federasyonunu bir meslek odasına benzetmek uygun olacaktır. Koçların temel yetkinliklerini sağlar, etik kuralların tanımlamasını yapar, eğitimleri akredite eder ve benim House of Human’dan aldığım gibi koçluk almak isteyenlere öğretecek kurumlar sağlar. Daha sonrasında isteyen ve yeterlilikleri yerine getiren koçlar için unvan şansı verir. Bu unvanların alımı öyle düşünüldüğü gibi de kolay olmuyor. Sınavlar yapılıyor, koçluk görüşmeleri değerlendirmeye alınıyor. Dahası mı? Koçları sürekli yeni ve aktif tutabilmek adına seminerler, konferanslar, eğitimler düzenliyor. Bu ortamlarda da üretmenin ve yaratıcılığın paylaşma esaslı olduğunu vurguluyor aslında. Yani daha ne olsun, sadece bir platform asla olmayan, gerçekten gelişim ve birliktelikle büyüme esaslı bir federasyonun mezunu/üyesi olan koçlardır ICF koçları. Koçunuzun ICF akredite Koç olması yeterli mi?
Bazılarımız için belki “evet” olacak bu sorunun cevabı, bazılarımız içinse “hayır.”
Benim hayat tecrübem bana, etiketlerin içinin her zaman dolu çıkmayabileceğini göstermiştir. Etiket güzeldir. İlk izlenimde artı bir değer katar insana. Düz yollarda kazanmak büyük oranda olası, peki ya dolambaçlı yollarda ne olacak? İşte o zaman insanın gelişime, öğrenmeye açık; istekli, azimli, sabırlı, arzulu ve coşkulu oluşu amacına giden yolda kapıları açmasını sağlayacak anahtarları olacak.
Hem ICF akredite bir koç olup, etik çerçeveden çıkmadan hem de anahtarlarıyla beraber çıkmışsa yola, işte o zaman doğru yerdesiniz.
HOŞ GELDİNİZ.