Düşüncelerimiz sözlere, sözlerimiz eylemlere, eylemlerimiz ise alışkanlıklarımıza dönüşür. Bu döngüde baktığımızda alışkanlıklarımızın düşüncelerimizin birer sonucu olduğunu düşünebiliriz.
Alışkanlıklarımızı değiştiremez miyiz? Değiştirebiliyorsak bunun yolu nereden geçmektedir? Yola nereden başlanmalıdır? Sihirli bir değnek var mıdır?
Konu bizimle ilgili yani etki alanımızda olduğu sürece her şeyi değiştirip dönüştürebiliriz.
Tabii ki sihirli bir değnek yoktur ama çok şanslıyız ki sihrine inanmamız gereken SÖZLERİMİZ vardır. Yani çözüm bize, bizim kadar yakında, içimizdedir. Seslerden harflere, harflerden kelimelere ve kelimelerden kurduğumuz cümlelere giden yoldadır çözüm.
O zaman anlıyoruz ki, hayatımızda neleri yaşamak, deneyimlemek istiyorsak, onlar yer almalı sözlerimizde.
Öğrenciysek; “Düşük not almak istemiyorum.” yerine “Dilediğim notu alacağım” Çalışan isek; “Bu toplantıda gerginlik olsun istemiyorum.” yerine “Toplantıda ılımlı ve anlayışlı olacağım.” Ebeveyn isek;
“Çocuğuma yetemediğimi düşünüyorum.” yerine “Çocuğum için başka neler yapabilirim?”
dediğimizde, aslında zihinlere doğru sinyalleri gönderiyor, olmasını istediğimiz şeye odaklanıyor oluruz. Bunu sürekli hale getirdiğimizde de etkilerini tarifsiz mutluluğumuzla hissedip, alışkanlıklarımızla gözlerimizin önüne sermenin heyecanını yaşarız.
Beynin olumsuz kelimeleri, olumsuzluk eklerini algılamadığını üzerine basa basa tekrar söylemek istiyorum. “Yapma” dediğimizde beynimiz bunu “yap” olarak algılamaktadır; “sinirlenme” dediğimizde de “sinirlen” olarak algılamaktadır.
Korkma dediğimizde korkulacağını, panik yok dediğimizde ise panik yapılacağını bilmemiz gerekir.
Mümin Sekman’ın dediği gibi “Her şey seninle başlar.” Olumlu kelimeler sarf etmenin, bunu süreklilik haline getirmenin kolay olduğunu değil; mümkün olduğunu söylüyorum. İstersek, değişime hazırsak, hayatımızın süregelen halini daha ideal kılmak istiyorsak, harekete geçmeliyiz.
“Bir şeyi 40 kere söylersen olur.” derler ya büyüklerimiz, o zaman neden şansımızı enerjisi yüksek olumlu kelimelerden yana kullanmayalım, değil mi?