Oturuyorum sessizce. İçimde çalkalanan denizlerin dalga sesleri ve kopan fırtınaların gürültülü sertliğiyle sessizce yerimde oturuyorum.
Görünür olduğum yalanı ile görünmezliğimin gerçeğini yaşayarak etrafıma göz gezdiriyorum.“Tek renk siyah olamaz”
Birbiriyle boğuşan dalgaların sabun misali köpürüşünde Gecenin karanlığının aydınlanan sokaklarında Bitmeyen gecelerin sabaha dönen yüzündeki sarıda Uzayıp giden çetin tartışmaların arkasından gelen sımsıcak kucaklaşmalarda Darmaduman olmuş gibi görünen düzenlerde
İçimizde Anlamak önce Değişmeyeceğini düşündüğümüz anlarda Hiç bitmeyecek sandığımız olaylarda Ağlamaklı, bitap düştüğümüz yolculukta Aynada seyretmek kendini Şeffaflığını sermek gözlerinin önüne, gördüğünün Anlamak önce Sonra anlaşılmak Siyahının içindeki beyazı, sarıyı Siyahının içindeki kırmızıyı Siyahının içindeki bir başkayı Anlamak önce Anlaşılmak Anlaşmak Önce ben beni Sonra ben seni Anlamak önce kendini Anlaşmak.
Belki de ben bile bilmiyorum ne hissettiğimi. Belki de ben bile hissetmiyorum asıl olanı. Ne oluyor bana?