Evet, yıllar evvel Tarsus’ta iki üç doktor vardı.
O saygı duyulacak Doktorları saygıyla anıyorum.
Biri Dr.
Hüsnü Erdem.
Biri Hayri Altay.
Bunlar gece, gündüz demez Tarsusluların hizmetindeydiler.
Fakirden Para bile almazlardı.
Yazdıkları ilaç iki kalemi geçmezdi.
Neden yazıyorum?
Şimdi gidin bakın.
SSK’nın koridorları h er gün tıklım, tıklım dolu.
Her hastaya en azından beş kalem ilaç yazılır.
Şöyle takip edin.
Hastaların çoğu bu ilaçları kullanmazlar.
Tarsus’ta ilaç israfı kadar başka bir şey yok.
Kontrol sistemi desen hiç yok.
Ne olacak bu halimiz?
Ben On gündür hastayım.
Yazılarımı yazmadım.
Hastayım diye yazı da yazmadım.
Bu gazeteden de ne yazı gördüm.
Ne geçmiş olsun diyeni de görmedim.
Şimdi evlat babaya bile bakmıyor.
Ne günlere kaldık.
Geçmiş olsun kelimesi kalkmış.
Ölürsen rahmet kelimesi de duymayacağız galiba.
Dostluk zaten hiç kalmamış.
Yakında dostluk selamı da kalkar.
Bu kadar yazı yazıyorum.
Birinin takibe alındığını da görmedim.
Fakat bizim mesleği içine atan ancak bizler olacağız.
Doktora gidin neyin var kelimesini duyarsınız.
Çok şükür bu kelime ölmemiş.
Eskiden bir gazel vardı.
“Ölürsem Kabrime gelme İstemem.”
Zaten çok kişi de gelmiyor. Günler gelip geçiyor.
Günleri de unutacağız.
Bakın bu yıl takvim yapraklarına bile hasret kaldık.
Bereket versin.
Gökte ay var yıldızlar var.