Sansürün özgeçmişini çoğunuz biliyorsunuzdur.
Ama ben yinede kısa bir hatırlatmayla sansürün ne zaman kaldırıldığını kısaca yazayım dedim.
Osmanlı İmparatorluğu'nda, 1878'de başlayan Sultan II.Abdülhamit'in baskı dönemine son veren ve 1908'de ilan edilen II.Meşrutiyet ile tekrar anayasal monarşiye dönülmüş, bir yandan parlamento yeniden açılıp siyasi tarihimizde ilk kez çok partili yaşama geçilirken, öte yandan basın üzerinde yoğun bir baskı yaratarak düşünce özgürlüğünü kısıtlayan sansür kaldırılmıştır. Bu bağlamda, çok sayıda gazete ve dergi yayın yaşamına ilk kez girerken, yayınları durdurulmuş olan eski gazeteler de tekrar yayınlanma olanağı bulmuşlar, sürgündeki gazetecilerin çoğu ülkeye geri dönerek bu özgür ortamda düşüncelerini yayabilmişlerdir.
Evet kısa tarihi bu.
Yerel basın olduğumuzdan 100 yıldır basın özgürlüğümüzden bahsedemiyeceğim sizlere.
Çünkü düşünce ve basın özgürlüğünün en çok engellendiği yerlerden birisi Tarsus ve Türkiye.
Tarsus'ta yerel anlamda gazetecilik yapmak o kadar zor ki. Bunu yaşamamanızı tavsiye ederim.
Neden mi?
Yazdığınız yazılar bazılarının işine gelmediğinde vatan haini ilan edilebilirsiniz.
Birilerini eleştirdiğiniz de dayak yiyebilirsiniz.
Düşüncelerinize ve yazılanlara saygı gösterilmeyip yaptıysam ben yaptım size ne siz işinizi bakın gibi komik cevaplarla karşılaşabilirsiniz.
En önemlisi üç kuruşa kendisini satan meslektaşlarınızla karşılaşabilirsiniz.
Basın toplantısında basından çok alakasız kişilerle karşılaşabilirsiniz. Basından biri konuşacak falan olursa susturulsun diye.
Daha saymakla bitmeyecek örnekler bunlar.
O zaman hangi sansürden basediyoruz.
Sansür kaldırılalı yüz yıl olmuş, nasıl bir kaldırmadan bahsediyorsak artık.