:

:

:

İzmir Yolunda

21 Eylül 2015 Pazartesi 09:20
Kurtuluş GÜRSES
İki hafta önce arabamla İzmir'e doğru giderken Hürriyet yazarı Mehmet Y. Yılmaz'ı hatırladım.                          

Yazılarını beğenerek okuduğum Yılmaz bir yazısında, sonunda ne ile karşılaşılacağı bilinmeden yapılan plansız yolculukların, hele de varılacak yerde sürprizle karşılaşma olasılığı varsa insanları daha da mutlu ettiğini yazmıştı.

Benim yolculuğum planlıydı; sonunda neyle karşılaşacağımı da biliyordum; ama yine de çok heyecanlı ve mutluydum. Çünkü yolculuğun sonunda çocuklarımı ve dünyaya yeni gelen torunumu görecektim.


            Eğer üzücü bir nedenle yapmıyorsam her yolculuk benim için mutluluk vericidir aslında. Yolculuk sırasında çevreyi olabildiğince gözler, gözlemlerimi bilgi birikimimle harmanlar ve sonuçlar çıkarmaya çalışırım. Ayrıca o güzergâhta daha önce yaptığım yolculukları hatırlar, o günlerden bugüne köprüler kurarım. Böylece, mekânda yolculuk, zamanda yolculuğa, hatta iç yolculuğa da dönüşür.


            Yine öyle oldu. Örneğin Gülek Boğazı'ndan geçip, tüneller ve viyadüklerle Torosları aşarken, 4 Ocak 2012 tarihinde bu köşede yayımlanan “Yollar ve Yolculuklar” başlıklı yazıda yazdıklarımı, gelişen ve değişen teknolojinin yaşamımızı ne kadar etkilediğini, değiştirdiğini ve daha da önemlisi, bu değişikliklerle doğadan ne kadar uzaklaştığımızı, refah seviyemizin artması uğruna doğayı acımasızca tükettiğimizi ve ondan hızla uzaklaştığımızı bir kez daha düşündüm.


Ereğli'de şeker fabrikasını görmek ise beni taa çocukluğuma, ilkokul yıllarıma götürdü. Şimdi nasıldır bilmiyorum; o yıllarda ilkokul coğrafya kitaplarında bölgeler ve şehirler anlatılırken orada bulunan fabrikalara da yer verilirdi. Sanayileşme yolunda henüz emekleme aşamasında olan Türkiye'de fazla fabrika da yoktu zaten.


Birkaç şeker, çimento, dokuma ve cam fabrikası, hepsi bu kadar. Daha önceki yolculuklarımdan biliyorum; Ereğli'yi, yol boyunca Ilgın, Afyon ve Uşak şeker fabrikaları izleyecek. Türkiye Cumhuriyeti'ni kuranların, Osmanlı'dan, bez, tuz, şeker gibi temel ihtiyaç maddelerinde bile dışa bağımlı, hemen hemen sıfır noktasında bir sanayi ile devraldıkları ülkede sanayileşme / kalkınma hamlesini başlatırken önceliği temel ihtiyaç maddelerine vermeleri ne kadar da akılcı. Böylece bölgede şeker pancarı tarımı da gelişmiş, yoksul köylünün cebi para görmüştür. Bugün tarımda ve sanayide gelinen nokta genç cumhuriyetin başarısının göstergesidir.


Konya'ya ilk kez 1973 yılında gitmiştim. Sonraki yıllarda da gidip gelmelerim eksik olmadı.


Konya, bende hep bakımlı, temiz bir kent izlenimi uyandırmıştır. Şimdi kenti boydan boya geçerken bu izlenimim daha da pekişti. Yol boyunca yapılan yeni, görkemli, modern yapıları büyük bir keyifle izledim. Konyalılarda, tarihten de güç alan bir Konyalılık bincinin olduğu belli oluyor. Ayrıca Konya'dan zenginlik taşıyor.


Konya için yazdıklarım Afyon için de geçerli.


İç Ege'de kavşak noktasındaki bu kentimiz, dinlenme ve konaklama tesisleriyle, alışveriş merkezleriyle bu konumunu çok iyi değerlendiriyor. Ayrıca şarküteri ve şekerleme ürünlerinde, lokantacılıkta kendi markalarını yaratmışlar.


Mermerlerinin ününü söylemeye gerek bile yok. 11 yıldır düzenledikleri caz festivali Afyon'a ve Afyonlulara sempati duymam için ayrı bir neden. Afyon'dan da zenginlik taşıyor.


Konya'dan ve Afyon'dan taşan zenginlik, üzerinde gittiğimiz duble yollar, tüneller, geçitler, AKP'nin, 10 yılda Türkiye'nin fiziki çehresini olumlu yönde değiştirdiğini gösteriyor.


Ne yazık ki sosyal çehre için aynı şeyi söylemek güç. Çünkü son 10 yılda Türkiye'nin giderek muhafazakârlaştığı, sosyal ve kültürel fay hatlarının derinleştiği, insanların birbirlerini “öteki” olarak görmelerinin yaygınlaştığı da bir gerçek.


Afyon'dan sonra Dumlupınar Şehitliği'ne geliyoruz. Taa Akşehir'de başlayan duygu yoğunluğu Afyon'da artmıştı zaten, ama burada doruk noktasına ulaşıyor. Çünkü buralar artık köylerin, kasabaların, kentlerin yabancı güçlerce işgal edildiği, yakılıp yıkıldığı, sivil halkın acımasızca öldürüldüğü, düzenli orduların ölüm kalım savaşları yaptığı yerler.


Buralar, 1911 yılında Trablusgarp Savaşı ile başlayıp Balkan Savaşı ve Birinci Dünya Savaşı ile devam eden savaşlar sürecinde iyice yorgun ve yoksul düşmüş, özellikle erkek nüfusu azalmış bir halkın son bir çırpınışla desteklediği Türk Ordusu'nun destan yazdığı yerler.


Ve… Atatürk'ün İzmir'e girmeden önce mola verip kahve içtiği, bu güzergâhta İzmir'in ilk göründüğü yer olan Belkahve'deyiz. Mola veriyorum. Ben kahveyi sade içerim; fakat burada Atatürk'ün anısına şekerli kahve söylüyorum. Dumanı tüten İzmir'e karşı kahvesini yudumlarken onun neler hissettiğini hissetmeye çalışıyorum, ama olmuyor. Yoldan geçen araçların gürültüsü buna izin vermiyor. Güneş de iyice alçaldı; kalkma zamanıdır. Doruk bebek bizi bekliyor.


Bu yazı toplam 3176 defa okunmuştur.
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Henüz yorum eklenmemiştir.
Yazarın diğer makaleleri
  • NEŞET ERTAŞ...22 Kasım 2023 Çarşamba 14:04
  • Demokrasi Bayramı21 Eylül 2015 Pazartesi 09:21
  • Türkiye Ka(y)nıyor21 Eylül 2015 Pazartesi 09:21
  • Hayatın Anlamı Üzerine21 Eylül 2015 Pazartesi 09:21
  • Lezzetin Püf Noktası21 Eylül 2015 Pazartesi 09:21
  • Ortadoğu’dan Sevgilerle21 Eylül 2015 Pazartesi 09:21
  • Gitardaki Sentez21 Eylül 2015 Pazartesi 09:21
  • Gündem Özel21 Eylül 2015 Pazartesi 09:21
  • Bahri Toygar Sempozyumu21 Eylül 2015 Pazartesi 09:21
  • Portakal Çiçeğindeki Cazibe21 Eylül 2015 Pazartesi 09:21
  • Deli Balın Marifetleri21 Eylül 2015 Pazartesi 09:21
  • Ekonomide Sıçramanın Koşulu21 Eylül 2015 Pazartesi 09:21
  • Nevruz, Özür ve Sonrası21 Eylül 2015 Pazartesi 09:21
  • Bahar Yazısı21 Eylül 2015 Pazartesi 09:21
  • Erkan ile Sohbet21 Eylül 2015 Pazartesi 09:21
  • Toplum ve Teknoloji21 Eylül 2015 Pazartesi 09:21
  • Müslüm Gürses’in Katharine’i21 Eylül 2015 Pazartesi 09:21
  • Kendi Ayağına Sıkmak21 Eylül 2015 Pazartesi 09:21
  • TARSU’nun Aynaları21 Eylül 2015 Pazartesi 09:21
  • CHP’li ve AKP’lilerde Karakteristik Davranışlar21 Eylül 2015 Pazartesi 09:21
  • Yeni Doğuş Gazetesi ©1986 - Tüm Hakları Saklıdır, Kaynak Gösterilmeden İçerik kopyalanamaz.
    Oluşturma süresi(ms): 2