Adana’da, kente sayılamayacak kadar çok yarar sağlayacağına kuşku duymadığım “Portakal Çiçeği Karnavalı” düzenlenmesi nedeniyle duyduğum sevinci geçen hafta sizlerle paylaşmıştım.
Ayrıca karnavalın sivil bir girişim olarak hayata geçtiğini de özellikle vurgulamıştım.
Cumartesi günü Tarsus’ta da sivil girişim ürünü bir etkinlik var. Kültür Merkezi’nde saat 14.00’da bu yıl yedincisi yapılacak olan “Bahri Toygar Sempozyumu”...
Devlet Su İşleri’nde topograf olarak görev yapan Bahri Toygar ve eşi, çocuklarına, iyi okullarda iyi bir eğitim aldırabilmeye büyük önem verirler. Büyük bir özveriyle bunu başarırlar da. Çocuklardan ikisi (Okan ve Baha Toygar) göz doktoru, biri de (Elife Turgut Toygar) diş hekimi olur.
Bahri Toygar 2002 yılında hayata veda ettiğinde, çocukları onun anısına bir şeyler yapmak isterler.
Bu öyle bir şey olmalıdır ki, hem onun anısını canlı tutmayı sağlamalı, hem de onun gibi, yaşamlarını nitelikli, dürüst ve yurtsever çocuklar yetiştirmeye adayan tüm emekçi anne-babalara toplum adına teşekkür anlamını içermelidir. Ayrıca topluma küçük de olsa bir katkı sunmalıdır.
Bu amaçla kendi uzmanlık alanlarından yola çıkarak 2006, 2007 ve 2008 yıllarında Adana DSİ 6. Bölge Müdürlüğü’nde 4-8 yaş arası çocukları “göz tembelliği ve şaşılık” yönünden tararlar ve “şeker hastalığı” tanısı almış olan çalışan ve emeklilerin göz dibi muayenesini yaparlar. Tarama ve muayenelerden sonra bu hastalıkların erken tanısının önemi konusunda halkı bilgilendiren toplantılar düzenlerler. Yine çok merak edilen “katarakt” konusu geniş katılımlı bir toplantı ile ayrıntılarıyla anlatılır.
İlk yılların bu etkinliklerinden sonra işin boyutunu büyütmeye karar verirler ve etkinliği sempozyuma dönüştürürler.
2009 yılından bu yana her yıl, belirledikleri bir konuda konunun uzmanlarını getirip halka açık sempozyum katılımcılarının bilgilenmesini sağlıyorlar. Meme kanseri, hipertansiyon, göz tansiyonu, kemik erimesi... Geçmiş yıllarda işlenen konular. Hepsi de birbirinden önemli, halk sağlığını tehdit eden hastalıklar.
Bu yıl sempozyum konusu olarak “obezite” seçilmiş. Çok isabetli bir seçim. Çünkü yaşam tarzı ve beslenme alışkanlıklarındaki değişim sonucu yaygınlaşan obezite artık halk sağlığı açısından ciddi bir tehdit.
Toygar kardeşlerin hayırlı birer evlat olduklarına kuşku yok. Bu açıdan toplumda rol model olabilecek örnekler. “Bahri Toygar Sempozyumu” sırf bu açıdan dahi çok önemli.
Fakat ondan da çok, toplumda önemli hastalıklar konusunda farkındalık yaratmayı amaçladığı ve bunu başardığı için önemli.
Ayrıca sivil bir girişimin ürünü olması, söz konusu sempozyumun önemini artırıyor.
Çünkü bu, “görev gereği” yapılan bir etkinlik değil. Tamamen yüksek bir bilinç ve içsel bir motivasyonla gerçekleştiriliyor.
Malum, gelişmiş, demokrasi kültürü kök salmış ülkelerde sivil toplum kuruluşları yaygındır, etkilidir. Çünkü böylesi toplumlarda sorumluluk bilinci de gelişmiştir.
Bu bilinç sayesinde insanlar kendilerini yaşadıkları topluma, insanlığa, doğaya karşı sorumlu hissederler ve bir şeyler yapma gereğini duyarlar.
“Bahri Toygar Sempozyumu” bütün bu kapsamda değerlendirildiğinde her türlü ilgiyi ve desteği hak ettiği anlaşılır.
Kamu kurumlarıyla, sivil toplum kuruluşlarıyla, basınıyla, halkıyla tüm Tarsus’un arkasında durması ve sahip çıkması gereken sempozyumun giderek kurumsallaşması ve daha kapsamlı bir hale gelerek daha güçlü bir şekilde yoluna devam etmesi hem kentimiz hem de toplumumuz için büyük kazanç olacaktır.