Ankara gezimizin ikinci etabı yaklaşık 42 saat uykusuzluktan sonra az da olsa dinlenmiş bir şekilde kalkarak başladı.
Bugün mecliste bizi yoğun bir program bekliyordu. Önce Ali Er, Ali Oksal, Ömer İnan, CHP Grup Toplantısı, TBMM Genel Kurulu ve son olarak da CHP Genel Başkanı Deniz Baykal'la görüşecektik.
Ali Er'le başladık programa.
Ali Er bizi karşısında görünce odasındaki kalabalık topluluktan müsaade isteyerek özel görüşeceğini dile getirdi. Burada ki görüşmede ilk önce elimizdeki dosyaları sunduk. Ali Er bize yine çok çarpıcı açıklamalarda bulundu. Tarsus'un belediye başkanı bana şimdiye kadar hiçbir talepte bulunmadı, kendisi buraya gelipte hiçbir sıkıntısını bana iletmedi.
Evet bu cevapla hep karşılaşıyorduk.
Ali Er'le yaklaşık 1 saat görüştük. Er bize Erdem'li de her şeyin yavaş yavaş rayına oturduğunu, TOKİ inşaatının başladığını söylüyordu.
Oradan ayrıldık, ikinci görüşmemiz Ali Oksal'la idi. Oksal'ın programı aslında İstanbul'du, fakat bizim geleceğimizi duyunca programını iptal edip bizi karşıladı. Oksal Tarsus'un sıkıntılarını yakinen bilen birisiydi, biz dosyalarımızı ona da sunduk. O da bu sorunları bildiğini dile getirdi. Bu dosyaları Deniz Baykal'la görüşmeye girmeden önce sunulmak üzere bizden aldı. Uzun sohbetten sonra, CHP grup toplantısına katılmak üzere Oksal'la birlikte Parti Grup Toplantı salonuna geçtik. Çok kalabalık bir topluluk vardı. Deniz Baykal kürsiye çıktı ve AK Partinin yanlış politikalarından bahsetti burada fazla kalamadık. Hemen günün üçüncü randevusu olan AK Parti Milletvekili Ömer İnan'la buluştuk. İnan bizleri çok samimi bir havada karşıladı. Dosyalarımızı sunduk dosyaların bir çoğundan haberdardı, İnan bize Huzurkent'in elden gitmesine çok üzüldüğünü söyledi, buna en çok direnen milletvekillerinden biri olduğunu söyledi ve hatta başbakandan bu konu yüzünden laf duyduğunu da söyledi. İnan'ın en önemli sözü de bürokrasinin önüne geçememek olduğuydu.
Ömer İnan balık çiftlikleriyle ilgili olarak da; buraya kesinlikle karşı çıktığını bu çiftliklerin turizmi olumsuz etkileyeceğini bunu için elinden geldiğini yaptığını söyledi.
İnan'ın yanından çıkıp TBMM Genel Kuruluna katılmak üzere TBMM Salonuna geçtik. Ali Oksal bizi burada bekliyordu. İçeri girdik ve oturumu dinledik. Ulaştırma Bakanı Binali Yıldırım konuşuyordu. Teknolojik gelişmelerden bahsediyordu.
TBMM'nin o ihtişamlı görüntüsüne gerçekten hayran kalmıştım. Meclisi daha önce görmüştüm fakat TBMM Toplantı salonuna ilk defa girdim.
Saat 16.00'a geldi. Ali Oksal yanımıza gelip Genel Başkanlarının 16.15'deki randevusu içi bizi yanına çağırdı. Hızlı hızlı CHP'nin Meclisteki odasına geçtik. Baykal'ın sekreterleri geldi ve Baykal'ın bizi beklediğini söyledi.
Deniz Baykal, bizi kapıda karşıladı, hepimizle tek tek ilgilenerek masasına değil de yanımıza oturdu. Çok samimi gördüm Baykal'ı biz de bu samimiyetle güzel bir sohbete başladık. Baykal ara sıra Oksal'a takılarak ben bu genç gazetecilerle yalnız görüşeceğim Alicim diyordu. Baykal'la randevumuz 25 dakikaydı ama sohbet o kadar koyuydu ki zamanın hızla geçtiğini sekreterin odaya ikinci defa girdiğinde anladık. Tam 1 saat Sayın Baykal'la Tarsus'un sorunlarını görüştük.
Baykal Tarsus Belediyesini istediğini dile getiriyordu. Bizden iyi bir aday bulmamızı istedi. Kapatılan belediyeler ilgili de AK Partiye yüklenerek bunların amaçları farklı bunlar rant peşinde dedi. Baykal, ısrarla yeni genel merkezlerine davet ediyordu bizi. Ama zamanımızın olmadığını fakat tekrar geldiğimizde uğrayacağımızı dile getirdik. Biz her kalktığımızda Baykal bizi oturtup çarpıcı konularda görüşlerini dile getirdi.
Ama dışarıda bekleyenlerin sabrı kalmamıştı.
Baykal'la vedalaştık. Buradan Sayın Oksal'la birlikte odasına geçtik. Artık yorucu bir gün daha bitmişti ve dönüş hazırlıklarına başladık. Ama Ali Oksal'ın bizi bırakmaya niyeti yoktu.
Akşam yemeğini yiyelim sonra çıkın dedi. Çok güzel bir restaurantta yer ayırmıştı bile Oksal.
Akşam bir araya geldik. Yine aynı kadro, Tarsus Kadrosu.
Oksal'dan ve diğer dostlarımızdan müsaade isteyerek yola çıkmamız gerektiğini Tarsus'ta yoğun bir gündemin bizi beklediğini söyledik. Oksal ve Kurnaz bize yolu göstererek karşıladıkları gibi gönderdiler.
NOT: Bu gezimizin tamamen Tarsus'un sorunlarıyla ilgili olduğunu, hiç kimsenin şahsi menfaatlerini dile getirmediğini, kimsenin kinini kusmadığını ve en önemlisi randevularımızın önceden şahsi girişimlerimizle olduğunu ortadaki provakatörlere belirtmek isterim.
HERŞEY TARSUS'UN MENFAATİ İÇİN.