Ağustos ayını yaşayan bir Mudanya… Denizden gelen iyot ile açılan burun deliklerinden içeriye giren oksijenli hava… Bu havanın vücudun her yanına taşıdığı oksijen sayesinde dolaşan kanın akışı! Doğa ile baş başa yaşamak için gereken hareketler için kaslara ve hücrelere taşınan sıvı..
Mudanya, bu ayları en güzel yaşayan ve yaşamaya devam eden Tarihi açıdan ve doğa açısından taşımakta… Protein açısından Palamut balığın yoğun olduğu Marmara Denizinin kıyısında gelecek turistlere ev sahipliği, yapmanın sevinci içindedir! Mudanya, denizden içeriye ve dağlardan esen serin havanın hâkimiyeti vardır… Yaz sıcağını kırar… Bu esinti iki taraflı olduğu zamanlar hava akışı sayesinde soğuk bir hava başlar…
Anlatmaya çalıştığım bu fonografı çizmeye çalışıyorum… Sahilde ve alanlarda dolaşan Güvercinler ve Kumrular Mudanya’nın şeref misafiri olurlar… Hikâyesi söyle: Bundan 25 yıl önce Mudanya-İstanbul deniz taşımacılığını “büyük ambar” motorları sağlardı… Böyle bir günde buğday yüklü tekne hareket halindeyken; yükün üstü branda ile örtülür… Ve brandanın altında kalan Güverciler ve Kumruları, iskeleye yanaşması ile branda açılır… Bu hayvanlar Mudanya’yı yurt edinirler, uyum sağlayarak, yavrulayarak çoğalmanın yolunu buldular. Mudanya’nın sahillerinde dolaşan insanlarla barışık… Atılan buğdaylarla beslenirler. Hava soğudu zaman çatı aralarındaki boşluklarda yaşamlarını sürdürürler..
Poyraz içeriye doğru soğuk havayı üfler… Dünkü hava ile bugün hava arasında fark, poyrazın şiddetlenmesi ve denizden dağlara doğru esen poyraz etkiler. Deniz seferleri iptal edilebilir…
Bu durumda Mudanya-İstanbul irtibatı kesilir… Şimdilik hava kapalı ve güneş yok! İlerleyen saatlerde havanın değişimi olabilir! Mudanya’da yaşamak için özgüvenli olmak lazım! Büyük şehirlerin kalabalığına alışık olanların, sakin ve huzurlu Mudanya’da yaşama uyum sağlamaları çok zor!
Son dönemlerde Türkiye’de mevsimlerin değişimi ile birlikte hava sıcaklıkları eskisi gibi hava sıcaklığı değişiyor… Bölgeler arasındaki bu farklılık az farkla devam ediyor. Poyraz, nargilecileri etkilemez! İçer nargilesini, denizi seyreder! Birde olta balıkçıların poyrazda korunaklı yerleri vardır! İçeriye girer, oltasını atar, kamışın oynamasını bekler! Olta balıkçılığı; birçok balıkçıların sevdasıdır… Balık zokayı yuttuğunda kamış sallanmaya başlar…
Balığın kenara çekilmesi ve zokadan çıkarılması, balıkçının yanında getirdiği leğene atılması ile başlayan sevinci görmelisiniz! Özlem ve duyguların karıştığı bu havaya karışan hafiften tebessümü yaşamak! İşte! Sevginin ve özgüvenin yarattığı “Olta Balık Avcılığı” kişisel bir mücadeledir!
GÜNÜN SÖZÜ: OLTA BALIKÇILIĞI ZORLU VE KİŞİSEL MÜCADELE SPORUDUR! SABIR, ÖZGÜVEN VE SAKİNLİĞİN İMTİHANIDIR! (Mehmet AKTOPRAK)
