Yıllar evvel Tarsus’ta hepimiz Cleopatra kapısına ne derdik?
Kancık Kapı derdik.
Sonradan bizde biraz ilerleme oldu da Cleopatra kapısı demeye başladık.
Bu kapıdan Tarsus’ta kaç tane vardı?
Vallahi bende bilmiyorum.
Çocukken bende Cleopatra kapısına Kancık Kapısı derdim ve derdik.
Yani bizde de bir ilerleme var.
Sadece ilerleme mi var?
Onu size bırakıyorum.
Eskiden Tarsus’un neyi meşhurdu?
Hemen söylerlerdi.
BAKLAVASI.
Şimdi Antep’ten gelip, Tarsus’ta baklava imal eden var.
Eskiden Tarsus’un ayranı güzel değimliydi?
Vallahi öyleydi.
Şimdi neyi meşhur?
Dedikodusu.
Her gün birkaç yalan duyduğu mu bilirim.
Bu şehrin adedi bu.
Yalansız olmaz.
Tarsus’a Şahmeran gelmiş
Bilmem hangi hamamda kesmişler bilmem kime kanını içirmişler.
Peki.. Şimdi bu konuyu daha da ilerletsek.
Şahmeranın kesildiği hamamı turizm’e açsak ne olur?
Şimdi diyecekler ki.
Hilmi Dolaşmaz kafayı yedi (!)
Yani bu şehri turizmle kalkındıralım dediğimiz zaman kafayı yedi derler.
Peki, ne yapalım diye sorsam.
Otur lan yerine derler.
Zaten bunları oturarak yazıyorum.
Bu konularda kimse bir araya gelmiyor.
Bu şehirde işte böyle Adana, Mersin arasına sıkışmış ne büyüyor ne küçülüyor.
Bugünlerde benimde kafam gel git oldu desem haklı değil miyim?
Oturuyorum zaten.